Tuesday, July 10, 2007

ve Tatil Bittii... Ben geldiimmm....

Yine yeniden merhaba efendim. Harika bir tatilin ardından tüm enerjimi toplamış bir şekilde geldim. Size gezip gördüklerimden güzel karelerde getirmeyi ihmal etmedim tabiki. Şimdi tatilde nerdemiydim, her yerdeee :) Deniz üzerine mavi yolculukta inanılmaz keyifli bir tatil geçirdim. Yurdumun ege kıyılarından akdeniz kıyılarına doğru enfes güzellikteki koylarını gezdim. Ayrıca komşu ülke Yunanistan'ın büyük adası Rodos'a da çıkartma yaptım. Nefis bir adaydı.. Şimdi sırasıyla başlayalım;

Güzide denizimiz Ege'de yunuslarla beraber yüzdük (Yani benim onların yanında yüzmem imkansız tabii yüzen tekneydi :)). İnanılmaz güzel hayvanlar. Biz tekneyle giderken uzun süre arkamızdan bizi takip ettiler ve bize inanılmaz şovlar yaptılar. Yurdum denizinde kendi ortamında yunusları seyretmek çok keyifliydi. İşte ancak yakalayabildiğim bir fotoğraf karesi yunuslardan... Bu arada denizin maviliğine ve güzelliğine dikkatinizi çekerim :)

Mavi yolculukta en çok geceleri sevdim. Tüm gökyüzünü üzerine yorgan olarak alıp simsiyah gecede yıldızların parıltısında hafif tıngırdayan gitar sesinde arkadaşlarla süper keyifli geçiyor zaman. Ayrıca ilk defa "ay doğumu"na tanık oldum. Aynen güneşin dağların ardından doğması gibi ayda güneşten aldığı ışığı yansıtarak bu karanlık gecede yol göstermek üzere dağların ardından doğuyor. Ve inanılmaz güzellikle tüm gece bize göz ziyafeti veriyor..

Nefis koylardan Hamam Koy'unda demir attık. Kanun, ud ve keman eşliğinde çalan harika fasılın eşliğinde tamamen doğal ürünlerden yapılmış nefis salata, meze ve taze çevrilmiş kuzu yedik. Lokantadaki kekik dağdan yeni toplanmış olmaki etin üzerinde lezzetini okadar net ayırt ediyordunuz inanın kaşık kaşık kekik yiyesim geldi diyebilirim. :) Eee öyle bir fasıl olurda oyun olmazmı, sabaha kadar halaylar ile geçen harika bir geceydi.. Davulun da orkestraya katılması ve çoşturması ile diğer masadaki tüm turistlerde bizim grupla beraber halaya katıldı tabiki...



Duraklarımızdan biride yurdumun nadide güzellikteki koylarından Kekova'daki Kale Köy oldu. Bu köye adını veren kale en tepede tüm ihtişamıyla manzaraya karşı serilmiş, ayrıca burası okadar değerli bir köyki tamamı sit alanı olarak ilan edilmiş ve çivi çakılamıyor. O yüzden köye ulaşım karadan yapılamıyor. Tüm ulaşım küçük teknelerle sağlanıyor. Yerli halk hayatını turistlere yaptıkları el emeği göz nuru işli işli yazmalar, pareyoları küçük sandallarına doldurup koya ziyarete gelen teknelere satış yaparak kazanıyor. Ya da bizim gibi tarih meraklısı turistlerin köylerine uğrayıp küçük sevimli dükkanlarından alışveriş yapmalarını bekliyorlar. Bu köyde hayat doğal, sade ve sıcacık..




Ee tabi okadar güneylere inipte yurdumun güzel beldesi Kalkan'a uğramadan olmazdı. Ben hayatımda ilk defa geldim Kalkan'a. Ve bayıldım bayıldım!! Bundan sonra daha çok geleceğim.. Kendi halinde süper bir kasaba diyebilirim. Sokakları, çiçekleri, sevimli dükkanlarıyla apayrı bir Türkiye manzarası burası. Esnafıyla sıcacık, havanın rehavitiyle kendinden geçmiş dünya güzeli kedileriyle bir Akdeniz kasabası. Binaları renklerin alabildiğine güzelliğiyle sarıp sarmalamış begonvilleriyle tam bir göz ziyafeti..





Rodos'a geçmeden önce yattaki son gecemizde bizim halkla ilişkilerci uyanık arkadaşlarımız sayesinde hayatımın ilk maskeli balosuna katıldım. En güzel kostümün seçildiği, teknenin kral ve kraliçesinin belirlendiği olağanüstü bir gece oldu. Kocaman insanlar olmamıza rağmen çocuk gibi kılıktan kılığa girmemiz ve çocuklar gibi eğlenmemiz görülmeye değerdi.



Gezimizin son durağı Rodos. Gerçekten görülmesi gereken mükemmel bir yer. Her karesinde Osmanlı'nın izlerini taşıyan bir ada. Ama en güzel yani tüm tarihini koruması. Adadaki tarihi olan hiçbir cami, kilise yada çeşme harap edilmemiş. Hepsi bir müze gibi korunmuş. Adadaki eski şehir bölgesi tamamen Rodos kalesinin surlarıyla çevrili ve surlar sanki daha dün yapılmış gibi yepyeni tüm ihtişamıyla duruyor.




Herhangi bir dükkanda esnafın türkçe biliyor olması çok büyük ihtimal. O kadar çok ki Türkiye'de doğup büyüyen Yunanlılardan burda yaşayanların sayısı. Öğle vakti atıştırmalık bir şeyler yemek için küçük sevimli bir cafe'ye girdik. Hemen vitrinden seçip ısıttırıp yiyelim diye. Oda ne! Dükkanın sahibi olan hanım Türkçe konuşmaya başladı bizimle, Güngör Hanım sıcacık karşıladı bizi. Nefis yiyeceklerinden ikram etti. Olurda Rodos'a giderseniz bu cafe'ye muhakkak uğramanızı öneririm. Hangi yiyecekte ne var tek tek açıklıyor size Güngör Hanım böylece bilmediğiniz birşeyi yemek zorunda kalmıyorsunuz. Ve yediğinizden emin içinize sinerek ayrılıyorsunuz cafeden.



Güzel yiyeceklerinden biride dondurması Rodos'un. Bunun içinde kalenin hemen köşesine konumlandırılmış ev yapımı dondurmadan yemenizi öneririm. Dondurmacı amca çocukluğumuzdaki gibi küçücük bir arabayı kendine dükkan yapmış. Dondurmayı tamamen kaliteli, doğal sütten ve meyvelerden yapıyor. Hatta eşi yapıyor o satıyormuş. Küçük bir aile dükkanı olmuş bu araba onlar için. İnanılmaz çeşitler var.. Rodos'un sıcak havasında bu buz gibi serinlik çok da iyi geldi...



Rodos'u bir güzel gezmek için aslında bir gün yeter ama tadını çıkarmak için siz yinede en az 2 gün kalın derim ben. Bana kalsa daha 3-4 gün kalırdım. Doyamadım gezmeye.. Helede geceleri güzel bir sirtaki yapabileceğiz Cafe Chantan'a giderseniz hiç şüphesiz eğlenmeye doyamazsınız.

İşte böyle dolu dolu geçen tatilimden size güzel kareler sunmaya çalıştım. Ama inanın anlatılmaz yaşanır bir tatildi benim için.. Bu tatilde bizimle beraber olan sevgili arkadaşlarımıza yeniden çok çok teşekkürler... Herşey o kadar güzeldi ki.. Ah ah aklım koylarda ve Rodos'da kaldı..



No comments:

Post a Comment